top of page

Süveyş'in Hikayesi..

cokgezenhk

Mısır'daki dünyanın en önemli su yollarından biri olan Süveyş Kanalı'nda 24 Mart'ta karaya oturarak deniz trafiğinin durmasına ve milyarlarca ekonomik zarara neden olan Ever Given isimli yük gemisi gözlerin bir anda bu kanala çevrilmesine neden oldu. Bu olayın maliyeti ise günlük yaklaşık 15 milyar dolar, haftalık ise 100 milyar doları buldu. Peki, Süveyş Kanalı neden bu kadar önemli ve tarihte bizimle olan bağlantısı nedir? Akdeniz'i Kızıldeniz'e bağlayan ve kontrolü Mısırda olan kanal tarihin her döneminde deniz ticareti için kullanılmaya çalışılmış ama çok başarılı olunamamış. Fiziki açıdan bakıldığında ise uzunluğu 193,3 km en derin yeri 24 metre olan ve insan eliyle yapılmış zorlu coğrafi koşullarda var olan yapı bu. Akdeniz'i Kızıldeniz'e bağlama düşüncesi İlk çağlarda Ramses dönemine kadar gitmektedir. 2. Ramses döneminde açılan kanal sonradan kumla doldu ve işlevsiz hale geldi. Firavunlar döneminde açılan kanalın ana yolu ise Romalılar ve İslamiyet döneminde de kullanıma devam etmek için çeşitli tarihlerde tamir ettirdi. Halifelik emirleri ile kanal 8. yüzyıla kadar kullanıldı. 16. Yüzyılda ise Portekizlilerin açık denizleri kullanmaya başlaması ve baharat yolunun kontrolünü ele alıp doğudaki Osmanlı topraklarını tehdide başlamaları sonucu; başta Sokullu Mehmet Paşa ve Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa kanalı tekrar büyütmek ve yapmak isteseler. Çeşitli nedenlerle bu başarıya ulaşamadı. Napolyon bile bu kanalı tekrar açmak istemiş ama baş mühendisi Le Pere, hatalı bir ölçüm yaparak Kızıldeniz'in Akdeniz'den 10 metre daha yüksek olduğunu söylemiştir. Bunun sonucunda Napolyon kanalın yapımından vazgeçmiştir.

Süveyş Kanalı'nın inşasına Osmanlı Devleti'nin Mısır Valisi Said Paşa zamanında bir Fransız şirketi tarafından başlandı. Şirketin sahibi olan Ferdinand de Lesseps 30 Kasım 1854’te dostu Mısır Hıdivi Said Paşa’dan kanal imtiyazını aldı ve 200 milyon frank sermayeli, milletlerarası bir Süveyş Kanalı Şirketi’ni kurdu. Kanal, Mısır valisi İsmail Paşa zamanında 1869 yılında tamamlandı. Hatta İsmail Paşa o kadar gösterişli bir açılış yapmaya karar verdi ki bütün servetini kanalın açılışına harcadı. Öyle ki Giusseppe Verdi, Aida operasını açılış için yazmıştı. Yaklaşık 20 milyon frank harcanan bu açılış sonrası servetini kaybedip hazinesini boşaltan Paşa, son çareyi kanalın hisselerini satmakta bulur. Süveyş’e egemen olmak isteyen İngilizler, hisseleri hemen aldılar. İflas eden İsmail Paşa, alacaklıların Osmanlı Devleti’ne müracaatı üzerine, Hıdivlik’ten azledildi ve hayatını Abdülaziz’in ihsan ettiği Emirgan’da, bugün Atlı Köşk’ün olduğu yerdeki köşkünde bitirdi. Sözde Süveyş Kanalı'nın açılışına karşı olan İngiltere, 1882'de Mısır'ı işgal ederek Kanal'ın kontrolünü ele geçirdi, Mısır ise 1914'e kadar Osmanlı'ya olan bağlılığını sürdürdü. Osmanlı devleti ise 1. Dünya savaşına girdiği zaman Almanların isteği ile hem kanal hakimiyetini geri alabilmek hem de Mısır’da kontrolü sağlayabilmek ve yerel halkın desteğini almak amacı ile 2 harekat düzenledi ama maalesef başarısız oldu. Sina yarımadasında düzenlenen bu harekatlar savaş esnasında daha büyük cephelerin göz önünde olması sebebiyle çok ön plana çıkmasa da önemli kayıpların verildiği bir cephe olarak tarihteki yerini almıştır.


Birinci kanal harekatının amacı Büyük Britanyayı Mısır’da tutup kanal üzerinden batı cephesine asker sevketmelerini önlemek ve Mısır’da hakimiyeti ele almaktı. Yerel halkın kendi yanlarında olduğunu düşünen Osmanlı Hükümeti 4. Ordu komutanı Zeki Paşayı hazırlık için görevlendirmiş fakat Paşa kuvvetlerin yetersiz olduğunu savunarak harekatın iptalini istemiştir. Zeki Paşa Alman karargahında Türk delegeliğine atanırken Harekatın başına ise Bahriye Nazırı Cemal Paşa getirilmiştir. 25.000 kişilik Osmanlı kuvveti Gazze hattında toplanmış ve 14-15 Ocak tarihlerinde İsrail hattından yürüyüşe geçmiştir. Büyük sıkıntılarla çölü geçen birlikler 4 koldan 2-3 Şubat tarihlerinde taarruza geçmiş fakat çok iyi hazırlanmış olan İngilizler karşısında ağır kayıplar vermişlerdir. Cemal Paşa durumun vehametini görünce tekrar birliklerini Gazze hattına geri çekmiştir. Bölgede yapılan ikinci harekat ise 23 nisan - 5 Ağustos 1916 tarihlerinde Alman komutan Krebb Von Kressentein komutasında 10.000 kişilik bir birlikle yapılmış fakat yine ağır bir yenilgi alınmıştır. Almanlar tarafından bu savaşa zorlanan Osmanlı devletinin karşısında sanayi devi İngiltere vardı. Sanayi Devrimi ile üretilen yeni teknoloji silahlara ve sömürgelerinden gelen maddelerle güçlü bir orduya sahip olan İngiltere, Osmanlı İmparatorluğu’nun eski tarz ordusuna karşı büyük bir avantaj sahibiydi. Sina Çölü gibi zorlu bir coğrafyayı geçmek zorunda kalan 25.000 adamın karşısında 150.000 kişilik doğru konumlanmış silahça çok üstün bir topluluk vardı. Bu iki savaşta olanlara bakacak Osmanlı’nın yenilmesinin temel sebebinin Osmanlı’nın zayıf olması değil, İngiliz kuvvetlerinin fazla güçlü olması olduğunu görürüz. Osmanlı, yapılacak seferler için yeni erzaklar hazırlamış, develer kullanmış, gidilecek yolları düzeltmiş, ikmal noktaları kurmuş ve hastaneleri iyileştirmiştir. Teknoloji ve doğru konumlanma yorgun ve yenilikten uzak olan Osmanlı ordusunun yenilgisinin baş sebebi idi. Kanal sonraki dönemlerde İsrail Mısır gerginliği gibi olaylarda kapatılmış hatta atıl duruma düşmüştür. İlk çağlardan beri dünyanı gözdesi olan bir su yolu ve başına gelenler. Sanırım bu kadar değerli bir hazinenin macerası hiç bitmeyecek.

Bu yazı kisakisa.com da yayınlanmıştır..


2 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Sor Bana Pişmanmıyım?

Başlangıç; Hz İsa’nın yanına zina yaptığı iddia edilen bir kadın getirilir. Toplum kadının suçlarını kabul edip idam edilmesini ister....

Comentários


bottom of page