top of page

Köprüde balıktan kurufasülyeciye

cokgezenhk

Güncelleme tarihi: 2 Mar 2022

Köprüde balıktan Kurufasülyeciye...

Zor şey İstanbul'u anlatmak. Kentsel tarihi 3000 yıl öncesine giden ,coğrafi olarak iki kıtanın birleşim noktası olan ve metropol olması dolayısı ile bir çok farklı kültürel farklılıkları içinde barındıran bir yapıyı iki satırda özetlemek imkansız . Yüzyıllar boyu sanatçılar tarihçiler bir şekilde anlatmaya ifade etmeye çalışmışlar ama ne mümkün. İstanbul kimsenin sırrını çözemediği bir muammadır. Bugün trafiğinden, kalabalığından, kültürel farklılıklarından dert yandığımız ama kafamızı kaldırdığımız anda her köşesinde yepyeni bir başlangıçla karşılaştığımız, yaşayıp ta hiç farkına varamamışız dediğimiz bir sürü olayın sebebi ,umudun hiç bitmediği hala nefes aldığımız, yaşlı ve güzel ve değeri asla bilinmeyen bir kenttir.

Saray ressamı olan İtalyan ressam Fausto Zonaro'nun 1896 yılında Galata köprüsü üzerinde çizdiği Ertuğrul süvari alayı resmini bugün hala aynı noktadan çizip, fotoğraflayabiliyorsunuz. Bu İstanbul' un değişime, modernlik adı altında aslında yıkıma yok edilmeye direnişi değil de nedir.

Bu direnişin simgelerinden olan haliç bölgesi ve üstüne yapılan köprülerin hikayeleri de oldukça fazladır. Tarih boyunca üzerine birçok köprü yapılan Haliç ilk köprü ile tanışmasını 6 yy imparator Justinianus tarafından yaptırılan köprü ile yaşamıştır. Kalıcı köprü fikri II. Beyazıt döneminde Leonardo Da Vinci'ye yaptırılan ama hayata geçmeyen proje ile başlayacaktır. Bu projeden yaklaşık 350 yıl sonra ilk modern Galata köprüsü, 1845 yılında, Sultan Abdülmecid zamanında, annesi Bezm-i Alem Valide Sultan tarafından yaptırıldı ve 18 yıl kullanıldı. Yıllar içinde Cisr-i Cedid'in yerine yeni Galata köprüleri yapılmakla beraber, köprü geçiş ücretini 31 Mayıs 1930'a kadar köprünün her iki sonunda ayakta duran beyaz üniformalı memurlarca toplandı. Köprü ücretleri oldukça ilginç şekilde sınıflandırılmıştı.

Buna göre;

Ücretsiz geçiş : Ordu ve kanun uygulayıcı personel, görevdeki yangın söndürücüler, rahipler

5 para : Yayalar

10 para : Sırtı yüklü insanlar

20 para : Sırtı yüklü hayvanlar

100 para : At arabası

3 para : Koyun, keçi ve diğer hayvanlar.

Bugünkü Galata köprüsü ise eski köprülerin bir kaç metre uzağında 1994 senesinde inşa edildi ve hala kullanımda .

Balık tutmayı sevenlerin uğrak noktası gece gündüz sürekli yaşayan köprüyü geçer geçmez Yeni camii çıkar karşımıza 1597 yılında Sultan III. Murad'ın eşi Safiye Sultan'ın emriyle temeli atılan ve 1665'te zamanın padişahı IV. Mehmet 'in annesi Turhan Hatice Sultan'ın büyük çabaları ve bağışlarıyla tamamlanıp ibadete açılan ve 66 sene gibi uzun bir zamanda tamamlanan bu camiinin en önemli özelliklerinden birisi denizin doldurularak yapılmış olmasıdır. Özelikle benim gibi fotoğraf meraklısı insanlar için piramit biçimli kubbesi , revakları, yan tarafında yapılmış olan Valide Sultan çeşmesi ve arastası olarak inşa edilmiş olan Mısır Çarşısı bulunmaz nimettir.

Eminönü tarafına doğru yürümeye başladığımızda sol tarafımızda Rüstem Paşa camisi çıkar karşımıza Sultan Süleyman'ın sadrazamlarından Rüstem Paşa için yaptırılan bu yapıya yan taraflarından çıkılan iki adet merdivenle çıkılmakta. Kubbe eteklerine kadar çinilerle kaplıdır özelikle çini sanatı için önemli bir eser olarak kabul edilmekte.

İstanbul'da tarih sanatla sanat ise yaşamla iç içe geçip öyle yaşamakta. Kenar mahalleler , Birbirine geçmiş, yaslanmış tahta evler. Kiminin kaplamaları biraz daha kararmış, kiminin balkonu biraz daha eğrilmiş, kimi biraz daha öne eğilmiş, kimi çömelmiştir. Her semtte bunlara rastlayabilirsiniz . Rüstem paşa camisinden çıkıp yürümeye devam ederseniz rota üzerinde Ali Paşa Hanına rast geleceksiniz 18.yy da yapılan hanın dış duvarları ateş tuğlası ile yapılmıştır. İki katlı ve ticaret hanı olarak yapılmış olan bu dikdörtgen yapının içi özellikle fotoğraf meraklıları için oldukça güzel poz vermektedir.

Ali Paşa hanı Osmanlı dönemi Türk şehir içi hanlarının en başarılı örneklerindendir. Özellikle iç tarafta bulunan dükkanların Tonozlu alınlıkları hana ayrı bir güzellik katmaktadır. Dostlar tiyatrosu da bir dönem oyunlarını burada sergilemiştir. Dış tarafındaki dükkanlar hala açık olan hanın içinde içinde bir dükkan ve çay ocağı bulunmakta . Dinlenirken bir çay molası verilecek güzel noktalardan birisi..

Gezerken her noktasından ayrı bir keyif alacağınız bir noktadan hadi biraz daha yürüyelim manzaranın tadını çıkartalım derseniz ara sokaklardan Süleymaniye tarafına çıkmaya başlarsınız . İşte o noktada Haliç ve İstanbul karşınıza çıkar. Seyretmek resmetmek yada fotoğraflamak hepsi sizin elinizde o an . Binlerce yıl boyunca uğruna savaşların olduğu, hikayelerin yazıldığı, yaşamın hiç bitmediği bir kent aslında görülen manzaranın özeti. İstanbul biricik ve kıyas kabul etmeyen bir şehirdir. Manzarasının güzelliği asla çizilemez demiş " Alphonse De Lamartine . Bu yüzden seviyoruz bu kenti belki de üstüne ona yakışan yapılar yapılmış yüzyıllarca ona yakışan görkemli hayatlar yaşanmış devamlı olarak. Bu yüzden yolun sonunda tepede karşımıza Süleymaniye Camii çıkar. Camii Klasik Osmanlı Mimarisinin en önemli örneklerinden biridir. Yapımından günümüze dek İstanbul'da yüzü aşkın deprem gerçekleşmesine karşın, caminin duvarlarında en ufak bir çatlak oluşmamıştır. Süleymaniye camiinin 4 minaresi vardır. Bunun nedeni Kanuni'nin İstanbul'un fethinden sonraki dördüncü padişah; bu dört minaredeki on şerefinin de Osmanlının onuncu padişahı olduğunun bir işaretidir. Camii İstanbul yarımadasının Haliç, Marmara, Topkapı Sarayı ve Boğaziçi'ni gören ortadaki en yüksek tepesinde inşa edilmiştir. Yapıldığı dönem itibari ile Mimar Sinan başta olmak üzere en iyi ustalar ve işçiler bu yapının inşasında çalışmışlardır.

Bu noktadan sonra karar size kalıyor tarihi Balat sokaklarında dolaşıp Fener Rum Patrikhanesi' nemi gitmek istersiniz yoksa Sultanahmet camisi ve Aya Sofya'yımı gezmek istersiniz. Bizanslıların Hipodrom Osmanlıların ise at meydanı dediği tarihi meydanında dolaşıp imparatorluğun yönetildiği Topkapı sarayını dolaşmanın heyecanı ve merakını yaşayabilirsiniz.

Bütün bunlardan önce Süleymaniye camisinin karşısında bulunan tarihi kuru fasulyecilerde oturup önce kendimize bir ziyafet çekmek en güzeli bence..

Hikayesi asla bitmeyecek olan bu güzel kentin lezzetle yaşamak adına..


21 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Sor Bana Pişmanmıyım?

Başlangıç; Hz İsa’nın yanına zina yaptığı iddia edilen bir kadın getirilir. Toplum kadının suçlarını kabul edip idam edilmesini ister....

Comments


bottom of page