top of page

İstanbul ve Aşkları

cokgezenhk

İstanbul bugünkü coğrafi konumunda yer almaya başladığından beri onlarca medeniyet ve topluma ev sahipliği yaptı. Yenikapı kazılarında neolitik dönem itibari ile 5 katman yerleşim bulunması burada yaşayan insan topluluklarının sürekliliği ve çeşitliliği ile alakalı kapsamlı bilgi vermektedir. Burada sizlere işin tarihsel boyutundan çok insani noktasından hikayaler paylaşmak istiyorum. Binlerce yıl, milyonlarca insan yaşayan ve yaşatılan bir şehir. Gidenlerin kendilerinden bıraktıkları, anıları ve hayalleri ve aşkları. Bir kentin temelinde bulunması gereken malzemeler bunlar. Biz rehberler turlarda bir kenti anlatırken araya mutlaka bir aşk hikayesi sığdırırız. Şehirlerin var olma sebebi mutlaka umutsuz bir aşk hikayesine bağlanır bir şekilde. Böyle muhteşem bir kentin içinde aşka dair binlerce hikaye vardır bunların bir kısmı gerçektir bir kısmı ise hayal ürünü. İnsana hikaye lazım insanın hikayesinin olması lazım.


Yolunuz Üsküdar tarafına düşerse Surp Haç mezarlığı vardır . Burada Edebiyat tarihinin önemli simalarından Bedros Turyan yatmaktadır. 1851 yılında doğan Turyan Bedros Turyan, Batı Ermenicesi edebiyatı açısından çok önemli bir figür. 1872’de veremden öldüğünde sadece 21 yaşındaydı. Çağdaşları kendisini daha ziyade bir tiyatrocu olarak tanıyorlardı, ölümünden sonra ise aslında ne kadar önemli ve büyük bir şair olduğunu öğrendiler. Keskin bir duygusallık ile aşka ve sevdaya dair yazdığı oyunlar ve şiirleri ise edebiyat dünyasındaki yerini aldı. Öleceğini hissedip yazdığı ölümüm şiiri mezarında Türkçe çevirisi ile yer almakta. Turyan’ın ölümünün ardından mezarı aşıklar evlenmek isteyen çiftler ve sevdalılar tarafından bir adak yerine çevrilmiş evlilik teklifleri ya da nişanlar mezarının başında yapılmıştır.


Mihrimah Sultan, Osmanlı’nın efsane aşklarından Kanuni Sultan Süleyman ile Hürrem Sultan’ın kızı. 17 yaşında, sonradan sadrazamlığa kadar yükselen Rüstem Paşa ile evlendirilmiş. Mihrimah Sultan’ın adı İstanbul’da iki camiide yaşar. Camilerden biri Üsküdar’da diğeri ise Edirnekapı’dadır. Her yıl gece ile gündüzün eşit olduğu 21 Mart günü Edirnekapı’daki caminin minaresi üzerinden batan güneş, Üsküdar’daki minarenin ardından doğan ay ile karşılaşır. Mihrimah, Güneş anlamına gelen Mihr ile Ay anlamına gelen Mah kelimelerinin birleşiminden oluşur. Bu muhteşem mimari tasarımın büyük bir aşkın ürünü olduğu ve Mimar Sinan’ın Mihrimah’a beslediği aşkı bu hesaplamayla her zaman hatırlanır kılmak istediği anlatılır.


Bir başka aşk ise Şeker Ahmet paşa ve genç eşi Kaya sultan arasındadır. Osmanlı sarayının batıya açılan yüzüdür Şeker Ahmet Paşa. Üsküdar doğumludur. Kendisi gibi ressam olan Sultan Abdülaziz döneminde Avrupa’ya gönderilmiş ve çeşitli okullarda okumuştur ve sergiler açmıştır. Döndükten sonra saray resim seçicisi olmuş bu esnada iki adet karma sergi ile yapıtlarını tarihte ilk defa Osmanlı’da sergilemiştir. Padişah 4. Murat’ın kızı olan Kaya ile evlendirilmiştir. Kendisinden yaşça bir hayli büyük olan paşayı gören Kaya büyük bir hayal kırıklığına uğramış ve yaklaşık 7 yıl birbirlerini görmeden ve eli eline değmeden evli kalmışlardır. 7 yılın sonunda kocasını gören Kaya eşine aşık olmuş ve maalesef 2. Çocuklarını doğururken ölmüştür.


Erenköy kız lisesini bilmeyen yoktur. Reşat Nuri Güntekin Çalıkuşu romanını yayınladığı yıllarda oldukça şöhret kazanmış bir yazardır. Erenköy kız lisesinde derslere girmeye başlar öğrencilerinden Hadiye hanıma aşık olur. Aralarında 20 yaş fark olmasına rağmen Hadiye hanım okulu bitirince evlenirler.


Kadıköy yakası aşkların merkezi gibidir. Gerek Osmanlı gerekse Cumhuriyetin ilanından sonra bu bölge genelde Rum ve Yahudi seçkin sınıfının oturduğu yerli halkın devlet büyüklerinin ve üst düzey ailelerin ise yazlıklarının bulunduğu nokta olarak kalmıştır.

1914 yılında Darülbedayi (Şehir Tiyatroları) yeni kurulmuştu. Birinci Dünya Savaşı sonunda Osmanlı İmparatorluğu’nun çöktüğü, İstanbul’un İngiliz, Fransız ve İtalyan devletleri tarafından işgal edildiği yıllardı. Oluşan bu idari otorite boşluğu en çok Darülbedayi’nin işine gelmişti. Türk kadınlarını sahnelere kazandırmak için bir fırsattı. Kadınlar için tiyatro kursu işte böyle bir dönemde açılmıştı. Kadıköy'lü, orta halli bir ailenin kızı olan Afife, ailesine danışmadan kursa yazılmış, gizlice gittiği bu kurslarda göze de girmişti. Ancak babası, Afife’nin tiyatro sevdasını hoş görmedi. Tartışmalar sonucu Afife evi terk etti, tiyatroya sığındı. Bu süreçte genç bir kadın olan Afife yaşadığı zorluklar ve sıkıntılar sonucu dayanılmaz baş ağrıları çekmeye başlar, doktorunun verdiği morfin ise onu bir bağımlı haline getirir. Bir bahar akşamı Kuşdili çayırında gittiği Hafız Burhan konserinde tambur çalan Selahattin Pınar ile tanışır. Gerçek bir İstanbul beyefendisi olan Selahattin bey ile beraber yaşamaya başlayıp evlenirler. Fakat bağımlılığı yüzünden maalesef evlilikleri devam edemez. Afife Jale’nin bundan sonraki hayatı yokluk aş evleri ve en sonunda akıl hastanesinde son bulacaktır. 25 yaşında başlayan bu aşk 39 yaşında maalesef öldüğü gün son bulur. Selahattin bey ise unutamadığı bu aşkın ızdırabı ile Todorinin meyhanesinden çıkmaz. Selahattin Pınar bu aşkın adına bir bahar akşamı, nereden sevdim bu zalim kadını gibi unutulmaz bestelerini yaptı.


Günümüzde yaşanan suni ve yüzeysel birlikteliklerin yanında bu yaşananlar ne kadar heybetli ve ulaşılmaz geliyor değil mi. Yaşanılan dönemlerin kozmopolit yapısı toplum içinde kadının ve erkeğin duruşu bu aşkların günümüz yaşantısına göre nasıl zor ve imkansız bir hale geldiğinin en büyük göstergesi sanırım.

İstanbul’u bu kadar görkemli yapan sebepler çoktur. Tarihi, bulunduğu konum ve elde edilmek için gösterilen çabalar. İstanbul her ne sebeple olursa olsun aşkla istenilen bir kent oldu binlerce yıldan beri. İçinde bu güzel anıların olması bu güzel insanların yaşamış bulunması tesadüf olamaz. İbn i Batuta; Coğrafya kaderdir der. Sanırım bizlerde dahil olmak üzere İstanbul’da yaşayan herkesin aşka dair mutlaka acı tatlı bir hikayesi vardır.

Yazımın başında belirttiğim gibi; İnsana hikaye lazım, insanın hikayesinin olması lazım. Bu hikayenin içinde sevgi varsa eğer çok daha kıymetli hale geliyor. Sevmekten ve hikayeniz olmasından vazgeçmeyin.





24 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Sor Bana Pişmanmıyım?

Başlangıç; Hz İsa’nın yanına zina yaptığı iddia edilen bir kadın getirilir. Toplum kadının suçlarını kabul edip idam edilmesini ister....

Comentários


bottom of page