Eugene François Vidocq
Filmlerde ya da kitaplarda izlediğimiz veya okuduğumuz dedektif öyküleri tarih ve teknoloji ilerledikçe farklılaşıp komplo teorileri casusluk gibi benzer şekillere bürünse de bir cinayet ya bir hırsızlık özelinde hep ilgimizi çekmiştir.
Türkçe’ ye Fransızca' dan geçen polis kavramının kökeni Latince politia (vatandaşlık, hükûmet) ve bundan öncesinde de Yunanca polis (şehir) sözcüklerine dayanır. Günümüzdeki anlamda ise 19. yüzyılda kullanılmaya başlanmıştır. Yunanca polis sözcüğü başlangıçta site ve şehirleri, şehirdeki devlet ve hükümet faaliyetlerini ve yönetimini ifade etmekteydi. Bu anlamda polis deyimi, sitenin tüm kamu hizmetlerinin karşılığı olarak kullanılmaktaydı.
Antik çağda Roma imparatorluğu döneminde İrenark olarak isimlendirilen, törelerin uygulanmasını gözeten, toplumsal disiplini ve haydutların takibatını yapan görevliler bulunmaktaydı. Ama bu günkü gibi bir dedektiflik anlayışı içerisinde değildi bu yapı. Polis tabiri modern devlet anlayışının ortaya çıkmasıyla kullanılmaya başlanmıştır. En başta İngiltere, İskoçya ve Fransa’da günümüz modern polis teşkilatlarının yapısına benzer teşkilatlar kurulmuştur. Ülkemizde ise Türk Polis Teşkilatı modern anlamda 10 Nisan 1845 tarihinde İstanbul'da kurulmuştur. Hâlen 1937 tarihli ve 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu'na dayanarak örgütlenmiş ve 1934 tarihli 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiye Kanunu ile yetkilendirilmiş bir teşkilattır.
Bu kadar tarihsel bilgiden sonra ise, bizim bildiğimiz bazen abartı ile televizyonlarda bazen gerçek hayatta rast geldiğimiz modern dedektiflik kavramının babasını anlatmak istiyorum sizlere.
Eugene François Vidocq, tarihin ilk özel dedektifidir. Bugün modern şuç soruşturma tekniklerinin babası olarak kabul edilmektedir. Kayıt tutma, parmak izi, olay mahallinin korunması, ayakkabıların kalıbının alınması ve gizli polis teknikleri gibi birçok teknik onu sayesinde hayata geçmiştir. Kendisi aynı zamanda Victor Hugo, Alexandre Dumas gibi yazarların kahramanlarının rol modeli olmuştur. Buraya kadar dünyada modern dedektlifliğin babası sayılacak bir adamın yaptıklarından bahsettik kısaca. Peki Vidocq’un hikayesinde asıl ilginç olan taraf neydi.
Vidocq polis olmadan önce namlı bir hırsız ve idama bile mahkûm edilmiş bir suçluydu. Hırsızlıktan polis şefliğine kadar olan bu ilginç sürece ise beraberce bakalım.
18.yüzyılda Fransa halkının büyük bir bölümü sefalet içerisinde yaşıyordu. Güneşte kurutulmuş çeşitli tahıl ürünleri ise halkın neredeyse tek besin kaynağı idi. Tahıl ve ekmek halk için altın değerindeydi. Polisin görevi ise tahıl ürünlerin kalitesini kontrol etmek, stokçuluğu önlemek ve fiyatların artmasını enegellemekti.1775 yılında bahar hasatından hemen önce tahıl stokları ülkede tükendi ve ekmek kıtlığı yaşanmaya başladı. Yaklaşık yarım milyon Paris’
li ise açlığa hiç hazır değildi. Bunun sonucunda ise çok ciddi bir isyan baş gösterdi. Hükümetin aldığı önlemler, tutuklamalar ve iki isyancının asılması ile sonuçlanacaktı. Fransız devrimin başlangıç ateşiydi bu. Bu isyanlar esnasında ise Eugene François Vidocq dünyaya geldi. İlginçtir ki babası da bir fırıncı idi ve durumları normal h
![](https://static.wixstatic.com/media/f5acb8_a5b36708374f42d490e4dae2f3456025~mv2.jpg/v1/fill/w_193,h_261,al_c,q_80,enc_auto/f5acb8_a5b36708374f42d490e4dae2f3456025~mv2.jpg)
alka göre oldukça iyi durumda idi. Kendisinin fırıncı olması kaçınılmazdı ama o bu yolu tercih etmeyerek oldukça sorunlu bir hayatı seçti. Çocukluğunda oldukça yaramaz ve korkusuz bir çocuktu. On iki yaşına geldiğinde babasına fırında yardım etmeye başlamıştı. Ekmek dağıtımına yardım ediyor ve arada eskrim salonlarına giderek ders alıyordu. Bu esnada babasının ekmeklerinden çalıp halka ucuz fiyata satmaya başladı. Bir gece ailesinin evinden gümüş takımları çalarak sattı. Vidocq ertesi gün babasının ihbarı üzerine polis tarafından yakalandı ve on dört gün hapis yattı. Bu ilk ama son olmayacak suç hayatının başlangıcıydı. 1791 yılında orduya yazıldı. Daha askerliğinin ilk altı ayında 15 düelloya katıldı ve hepsini kazandı. Üst rütbeli bir subay düello teklifini reddedince ona saldırdı ve tutuklandı. Asılarak ölüme mahkûm edildi ama kendisi ordudan kaçarak ailesinin yanına sığındı. Evinde rahat durmayan Vidocq Fransız devrimi esnasında kadın aristokratlar giyotine götürülürken kötü muamele görmeleri üzerine askerlere bir daha saldırdı ve kadınların kaçmasını sağladı. Bu hareketi onun bir kez daha ölüme mahkûm edilmesini sağladı fakat babasının bağlantıları sayesinde bir kez daha kurtuldu.
Bundan sonraki hayatı ise sürekli hapse girip çıkmakla geçti. Kavgalar hırsızlıklar ve hapis hayatında rutin bir hal almıştı. Hapishaneden ya da polisten ise seferinde kılık değiştirerek kaçıyordu. Kendisinin işlediği bir suç yüzünden bir gardiyanın ceza almaması için polise teslim oldu. İyi niyetinden dolayı önce hücre cezası aldı sonrasında ise kürek mahkûmu olarak sekiz yıl kadırgada çalışacaktı. Kadırgada çalışmaya başlayalı sekiz gün olmadan denizci üniforması ile kaçarak bir korsan gemisinde çalışmaya başladı. Geminin limanda olduğu bir sefer esnasında polislere yakalanan Vidocq, Toulon hapishanesinden ise hücre anahtarını ele geçirerek kaçtığında ise yaşı henüz otuz dört idi.
Gene özgürdü ama bu şekilde kaçak hayatı yaşamak kendisine zor gelmeye başlamıştı. 1809 yılında Paris polis müdürü olan Jean Henry’ye ulaşıp affedilmesi karşılığında polis muhbirliği yapmayı teklif etti. Bu teklifi kabul eden yetkililer ise Vidocq’u en iyi bildiği yer olan Paris yer altına dünyasına sokarak çalıştırmaya başladı. Önce yaptığı iş suçları önlemek suçluları ise kanuna teslim etmekti. Bu süreç zarfında göstermiş olduğu başarı ve iyi niyeti dikkatleri üzerine çekti. Vidocq yetkilelere kendisi gibi çalışan bir dedektif oluşumunun kurulmasını söyledi. Gizli polisler tüm şehirdeki suçluları ortaya çıkartacaktı. Tekifi kabul edilen Vidocq ‘Brigade de la surate’ yi kurdu. Dört kişi ile kurulan ekip sonrasında 28 kişiye kadar çıktı. Çalışan polislerin çoğu ise eski hapishane arkadaşlarından oluşuyordu. Bu ekip o kadar başarılı olduki Napolyon teşkilatı 1813 yılında resmileştirdi. Bu teşkilat Paris’te suç oranının ciddi şekilde azalmasını ağlamıştı. Dünyadaki ilk suçlarına göre sabıkalıları dosyalama fikrini bu dönemde geliştirdi. Vidocq maalesef sonraki yıllarda fakirliğin pençesine düşüp 1855 yılında bir yoksullar evinde ölmüştür.
Tahıldan ekmeğe, ekmek çalmaktan polis şefliğine uzanan bir hayat hikayesi. Dünyanın belkide ilk modern dedektifi olan Vidocq bugün kitaplarda okuduğumuz ya da filmlerde izlediğimiz modern polislerin yaşamış olan ilk kahramanı olarak tarihte yer almakta.
Comments