Orta çağın ünlü seyyahlarından olan İbn Battuta seyahat etmeyi “Yolculuk, önce seni sözsüz bırakır sonra da iyi bir hikâye anlatıcısına dönüştürür.” diye tanımlar. Gezip gördüğümüz hikâyesi olan her coğrafya bizim hayatlarımıza kattığımız muhteşem ayrıntılar ve öğretilerdir. Gördüklerimizi anlayabilmek ve sonrasında topluma doğru anlatıp seyahate teşvik etmeye çalışmak ise eskiden seyyahlara bugün ise biz turizmcilere düşen en miras sanırım.
Bu farkındalığa sahip bir grup meslektaşım ile 5-6 Mayıs 2022 tarihlerinde bir inceleme gezisi yaptık. Özellikle Agro Turizm (Tarım turizmi) üzerine bölgenin bizlere neler sağlayabileceğini görmek, tarım, kültür ve konaklama noktasında ne durumda ne kadar fayda sağlayabileceğini öğrenmek bizler için önemliydi. Öncelikle şu gerçekten yola çıkmalıyız Hatay binlerce yıldan beri coğrafi konumu öneminden dolayı birçok medeniyetin kavşak noktası olmuş Asya, Hindistan İpek yolunun Akdeniz’e açılan kapısı görevini görmüş. Dinler tarihinin başlangıç noktası olarak kabul edebileceğimiz kadim bir kent. Bereketli toprakları her taşından tarih ve kültür fışkıran bu kentin turizm potansiyeli bakımından sadece yerele değil küresel ölçekte tanıtılması ve pazarlanması gerçeği göz ardı edilemez. Bu güne kadar kültür gruplarının daha merkezi ve bilinen noktalarını tercih ettiği ama bundan sonra Agro Turizm planlamaları ve operasyonları için harika bir destinasyon olacağı kesin.
Yolculuğumuzun ilk bölümünde Arsuz’a uğruyoruz. Amanos dağları ve Akdeniz’in arasında kalan bu güzel ilçe 40 kilometrelik bir sahil şeridine sahip. Tarihte en çok bilinen isimleri ise ” Rhosus” ve “Arsous” gibi isimlerle bilinen ilçemiz Arsuz çayının Akdeniz’e döküldüğü noktada merkezini kurmuş. Arsuz çevresindeki doğanın kendisine verdiği nimetleri iyi bilen bir ilçe. Yörede yetişen maydanoz, Türkiye ihtiyacının çok büyük bir kısmını karşılamakta. Bunun buğday, mısır, muz narenciye ağırlıklı olarak yetiştirilirken denizden ise karides ve lagos balığı gibi ürünler sağlanmakta. Bütün Hatay bölgesinde olduğu gibi zeytin ve zeytinyağı üretimi burada da yapılıyor. Kahvaltıda yediğimiz zeytin salatası kızartılmış peynir ve peynir çeşitleri, mantar ve hamur işleri oldukça doyurucu ve keyifliydi. İlçenin üst kısmında sırtında yer alan Amanos dağlarında ise Kızılçam, Karaçam ve Meşe ormanları bulunmakta. Sonsuz Ateş yada diğer adıyla Yanar Taşlar Amanos dağlarında bulunan bir doğal oluşum. Antik Roma’dan günümüze kadar ulaşan Genç Roma döneminde kalma mezarların ve madenlerin olduğu bölgede bulunan oluşum fay hatlarının üzerinde bulunan kaya gazlarının tutuşması sonucu oluşuyor.
Samandağ Hatay’ın Akdeniz kıyısında bulunan dünyanın en uzun 15. kumsalına sahip Asi nehrinin Akdeniz’e döküldüğü noktada kurulmuş olan bir beldemiz, Bütün dünyanın bildiği Samandağ biberi ve dünyada yapılmış olan ilk tünel olan Titus tüneline ev sahipliği yapıyor. Fırtınalı bir Akdeniz akşamında harika deniz ürünlerinden oluşan bir sofrada yemeğimizi yedik. Hatay’da yetişen Pazı, Maydanoz, Dereotu Mandalina gibi ürünler ülke ortalamasında hatırı sayılır bir pazar payına sahip. Pazı %78, Maydanoz % 55 Dereotu %61 ve Mandalina %36 gibi tarımsal ürünlerde gibi yüksek oranlarda üretim sağlanıyor. İlçede yediğimiz akşam yemeğimizde hem bu ürünlerden hem de karides kalamar ve balık gibi deniz ürünlerinden tatma imkânımız oldu. Özellikle zeytinyağının bölgede yetişen sebzelerde ve deniz ürünlerinde kararında kullanılmış olması tadına doyum olmayan bir sofrayı deneyimleme şansına eriştirdi bizleri.
Ziyaretimizde Samandağ bölgesinde bulunan iki önemli tesisi görme ve deneyimleme şansına eriştik. Bunlardan biri Vakıfköy’de yapımı süren Gastronomi Köyü Projesi. Belediyenin ortak olduğu Kadın girişimi kooperatifi tarafından yapılan 24 dönümlük bir yamaç üzerine kurulan olan köyde, toplantı ve eğitim salonu, ev yemekleri restoranı, tatlı evi, kahvaltı evi, taş fırınlı restoran, balık evi, et pişirim ocak başı ve konaklama evleri inşa edilmiş durumda. Hatay mutfağına ait 600 den fazla yemek ve tatlının yaşatılması amacıyla aktif bir çalışma alanı olacak burası. Ayrıca proje kapsamında bir de akademi kurulacak. Kooperatifin aynı zamanda köy içinde el sanatları merkezi bulunmakta burada kadınları ürettikleri dokuma ürünlerini satma şansına erişip aktif olarak ticaret ve sosyal hayatın içinde olabiliyorlar. Aynı bölgede bulunan portakal bahçelerinde Mayıs portakalı toplayıp yiyebilirsiniz. Vakıfköy’ ün üstünde harika bir manzara eşliğinde kooperatife üye kadınların yaptıkları harika yemekler ile dönüş günü akşam yemeği yedik. Özellikle bir içli köfte olan Oruk kızartılarak ve haşlanarak sunuluyor ve tadı harika. Kırmızı biber sumak nar ekşisi ile yapılan Şahudi ve pazı, soğan ve börülceden yapılan Hamid çorbası deneyimlenmeye değer. Sabah kahvaltısından akşam yemeğine kadar bütün masalarda bulunan Kaytaz'ı unutmamak lazım. Yayladağı Türkiye’nin coğrafi olarak en güneydeki noktası ve 36. Paralele en yakın ilçesi olması dolayısı ile önemli bir noktada.
![](https://static.wixstatic.com/media/f5acb8_87494a30dd444d9db06de695dad26f5d~mv2.jpg/v1/fill/w_980,h_653,al_c,q_85,usm_0.66_1.00_0.01,enc_auto/f5acb8_87494a30dd444d9db06de695dad26f5d~mv2.jpg)
![](https://static.wixstatic.com/media/f5acb8_e0147f5229a442b5b52446168c2a70ea~mv2.jpg/v1/fill/w_980,h_653,al_c,q_85,usm_0.66_1.00_0.01,enc_auto/f5acb8_e0147f5229a442b5b52446168c2a70ea~mv2.jpg)
Dağlık ve ormanlık bir alanda kurulu olan ilçede özellikle son dönemde çilek, kültür mantarı, tıbbi ve aromatik bitkiler ve safran yetiştiriciliği yapılmakta. Bu ilçemizde kadın kooperatifi vasıtasıyla bu ürünler aynı zamanda satılıyor. Gezimiz esnasında bizde mini bir çilek hasadı yapma ve tatma şansına eriştik. Kültür mantarı için kurulan tesis ile ise yılın 12 ayı yetiştirme ve toplama şansına erişilebiliyor. Bölge aynı zamanda ciddi miktarda kaliteli keçi yetiştiriciliği ve sütü toplama merkezi olarak kullanılmakta. Suriye sınırında olması sebebiyle Yayladağı sınır kapısının karşısında Suriye’nin Kesep kenti bulunmaktadır. Sınır kapısının olduğu noktada belediyenin bir tesisi bulunmakta burada kahvaltı ve yemek alma olanağı var Özellikle doğa grupları için bu ilçe bir cazibe merkezi olabilir. Bölgede aynı zamanda ciddi bir peynir üretimi mevcut. Süzme yoğurt, çörek otlu peynir, dil peyniri, kızartma peyniri, köy peyniri gibi birçok çeşit peynir ve salça gibi birçok ürünü bulmak mümkün. Sonuç olarak Hatay coğrafyası doğru şekillendirildiği ve detaylandırıldığı takdirde Agro Turizm yapılacak ilk noktalardan biri olma yolunda ülkemizde. Tarım alanlarının fazlalığı, yılın 12 ayı hasat takviminin olması, karadan ve denizden aynı anda ürün alabilme potansiyeli ve lokâsyonla beraber ulaşım imkânlarının fazla olması bölgenin en güçlü yönleri. Halkın ve kamunun gelişime açık olmaları Agro Turizm bu bölge için geleceğin en önemli yatırımlarından birisi olacağını gösteriyor. Umarım bunu turizmin diğer bileşenleri ile ortak paydada toplayıp süreklilik arz ederek uzun yıllar bu kadim topraklarda görme ve yaşama şansımız olur.
Comentarios