Savaş kimin haklı olduğuna değil, kimin güçsüz olduğuna karar verir.
Bertrand Russel.
Kendimize göre ne kadar haklı nedenlerimizde olsa savaş savaştır başı sonu ölüm ve yıkımdır. Günün sonunda adları hatırlanmayacak milyonlarca insanın dünyada yaşama hakkı elinden alınmış olur. Benim yıllar içerisinde savaş hakkında öğrendiğim şey ise çok mantıklı sebeplere dayandırılarak ortaya atılmış olan bütün savların ya da tezlerin savaş sonrasındaki yıllarda birer çöp olduğudur. Romantik olacak ama bu kirli dünyada umudumuz, savaşın olmadığı zamanların gelecek nesiller tarafından yaşanmasıdır.
Bugün sizlere saçma sapan sebeplerle çıkmış olan çatışmaları ya da savaşları yazmak istedim.
Pasta Savaşları
Mexico City kentinde yaşayan bir Fransız pastacı olan Remontel’ in pastanesi bir isyan sırasında kalabalık tarafından yıkılır. Bunun üzerine Remontel Meksika hükümetinden zararının tazmini için tazminat ödenmesini ister ve bu hükümet tarafından umursanmaz. Bunun üzerine Fransa Kralına bir mektup yazan Remontel’in bu isteği aslında kendisi hariç herkes tarafından göz ardı edilir.
Bu mektup on yıl sonra bir şekilde Kral Louis – Philippe’in önüne gelir ve dikkatini çeker. Herhalde can sıkıntısından olsa gerek Meksika’ya bir yazı yazılır ve %90 faizi ile birlikte Remontel’e tazminat ödenmesini isterler. Meksikalılar ise bunun üzerine konuyu gülerek karşılayıp reddettiklerinde ise Fransa Meksika’yı abluka alır ve Vera Cruz kentini işgal eder.
Pasta savaşının arkasındaki en üzücü durum aslında kimsenin Remontel’ in hakkını ya da pastanesini düşünmemesiydi. Sadece para istendi ve işgal için sebep yaratıldı. Meksikalı General Antonio Lopez de Santa Fransızlarla savaşmak için emekliliğinden bile geri döndü fakat bir faydası olması. Fransızlar Meksika parayı ödemeyi kabul edene kadar işgal ve çatışmalar sürdü. 1861 yılında bir işgale daha uğrayan Meksika’nın kaderine sonrasında Fransa uğrayacaktı ve imparatorluk düşecekti.
Jenkins’in Kulağı Savaşı
1731 yılında Robert Jenkins adlı bir İngiliz Tüccar İspanyol makamları tarafından kaçakçılıkla suçlandı. Kargosuna el konan Jenkins ’in yetmemiş gibi bir de kulağını ders olsun diye kestiler. Jenkins bir turşu kavanozu içinde kulağı ile İngiltere’ye döndükten tam 7 yıl sonra avam kamarası kendisini olayla alakalı görüşmeye çağırdı. Karayipler ve Güney Amerika denizlerindeki hakimiyeti İspanyollara kaptırmış olan İngiltere hükümeti buralardan İspanyolları kovalamak için bahane ararken bu olay akıllarına geldi ve intikam adı altında bir savaş başlattılar. 5000 geminin kaybedildiği 25.000 kişinin öldüğü saçma sapan bir savaş hem de.
Ölenlerin çoğu aslında çatışmalardan değil salgın hastalıklara yakalanarak öldü. İngilizler alışık olmadıkları bu tropikal hastalıklar yüzünden her saldırıları kaybettiler. İspanyollar ise İngilizlerle yarışacak kadar kötüydü savaşta. Kimsenin Jenkins’in kulağını falan umursadığı yoktu aslında. Sanki bunlar hiç olmamış gibi Avrupa’da Avusturya veraset savaşları çıktığı an itibari ile kulak falan unutuldu bu iki savaşan ülke Fransızlarla birlik olup Almanlarla savaşmaya başladılar.
100 Saat Savaşı
1969 yılında Honduras ve El Salvador arasındaki ilişkiler Göç ve toprak reformları yüzünden oldukça gergindi. 1970 Mexciko City Fifa Dünya kupası eleme maçı öncesi iki ülke karşı karşıya geldiğinde gerilim iyice arttı. Maçtan bir önceki gece El Salvador takımının kaldığı otelin önünde yüzlerce Honduraslı taraftar kasıtlı olarak bağırıp gürültü yapınca durum iyice gerilmişti. Maçı Honduras 1-0 kazanınca maçı izleyen ve çok bir üzülen 18 yaşındaki bir El Salvador taraftarı kız babasının silahı ile kendini vurdu. Bu durum karşısında hükümet kıza şehit dedi ve cenazesi devlet töreni ile binlerce kişinin katılımı ile yapıldı.
Rövanş maçında El Salvador rakibini 3-0 yenince iki takım taraftarları arasında çatışmalar başladı. En son oynanan ve polis ve askerlerin gözetiminde oynanan Play Of maçını da El Salvador 3-2 kazanınca iki ülke aynı gün birbiri ile tüm bağlantılarını kesti. Yaklaşık 11.000 El Salvadorlu Honduras’tan kaçmak zorunda bırakıldı. Bütün bu olayların sonuna El Salvador Honduras’ı işgal etti tam 100 saat süren bu savaşın sonunda diğer ülkelerin devre girmesi ile El Salvador ülkeden geri çekilmeyi kabul etti. Bu olaydan 11 yıl sonra iki ülke arasında barış antlaşması imzalandı. Saçma sapan bu savaşın sonunda iki ülke cumhurbaşkanı ancak 2006 yılında bir araya gelip el sıkıştılar.
Huesca'
![](https://static.wixstatic.com/media/f5acb8_6c54835790584167b03c86a78b448627~mv2.jpg/v1/fill/w_475,h_339,al_c,q_80,enc_auto/f5acb8_6c54835790584167b03c86a78b448627~mv2.jpg)
ın Savaş İlanı
Napoleon Bonaparte Fransa İmparatoru olarak gözünü Antik Roma İmparatorluğundan daha büyük bir hedefe dikmişti. İtalya’nın çoğu Fransa’nın elindeydi ve yeni bir hedefleri vardı orası da İspanya idi. 16 Şubat 1808 yılında Fransa İspanya’ya savaş ilan etti. Ordu İspanya’ya yürümeye başlamıştı. Bütün bu hengamenin ortasında İspanya’nın güneydoğusunda bulunan küçük bir şehir olan Huesca Fransa’nın en büyük müttefiklerinden olan Danimarka krallığına savaş açma kararı aldı. Yalnız bu karar mesafelerden dolayı hızla unutuldu.
Tam 172 yıl boyunca savaşma kararı almış olan iki taraf arasında tek bir kurşun sıkılmadı tek bir olay olmadı. İspanya’da yerel bir savaş tarihçinin bulduğu bir belge ile ortaya çıkan bu durum, iki tarafında savaşmayı asla bırakmadığını aslında unuttuklarını ortaya koydu. Durum anlaşıldıktan sonra 11 Kasım 1981 yılında Huesca Belediye Başkanı ve Danimarka Büyük elçisi savaşı sona erdiren bir barış anlaşmasını resmen imzaladılar.
Savaşların olmadığı bir dünyada yaşamak umuduyla…
תגובות