top of page

Beklemek..

cokgezenhk

2017 senesinde ilk defa yürüyüşe katıldığımda yeterli donanım ve bilgiye sahip olduğumu düşünüyordum. Araştırmalarımı yapmıştım dostlarımdan katılanlar vard, onlarla uzun uzadıya sohbetlerimiz olmuştu. Yapı gereği ve mesleki olarak tarihe ve olan olaylara karşı merakım hep olmuştur zaten.

Önce Saraybosna, müzeler gezilsin tünellere gidilsin algıda seçiçilik biraz daha yükselsin, delik deşik duvarlı binaların arasında hadi canım derken sosyal bir hayat yaşamaya çalışmak, aslında yürüdüğün caddede düşen bir havan mermisi ,dağ çileği aldığın pazarda onlarca insanın öldürülüşünü öğrenişin. Hayırdır omuzlarımda bir ağırlıkmı oldu banamı öyle geliyor. Ya da gözlermi doldu demeye başlamalar. Toplu tecavüzler, hikayeler binbir acı ...

Nezuk'tan yürüyüş başlayınca fiziksel sınırlar zorlanıyor ne olacak canım elimizde batonlar en havalı botlar ayakta, güneş gözlükleri, yağmur yağarsa panço var Kızılhaç hep yanımızda sağolsunlar en kötü ihtimalle başımıza bir şey gelse tedavimizi yapıp kampa kadar servis yapıyorlar. Kampta dostlar hep yanımızda düşşek elimzide tutarlar çadırın su alsa kendi çadırlarını verirler. Aç kalmassın zaten her gördüğün sana yardım eder ama her gördüğün.

Hiper tansiyon hastasıyım, eski ile alakalı olarak ne kadar atıp tutsakta zorlanıyor insan alışık olmadığı durumlarda. Senin isyanın önemli değil vücut sana ve yola karşı şartlara karşı isyan ediyor. Ayaklarında çoraplar her yer mayın dolu. sürekli pusuya düşürülmeler, yağmurlar çamurlar, nasıl yürümüşler sorusu kafada bitmiyor. Bitiremedim ..

Son gün Potoçari'de akü fabrikasının önüne geldiğimde içeride göreceklerimden öte hissedeceklerimi bana söyleseler güler geçerdim. Ne gülebiliyorsun artık ne de geçip gidebiliyorsun. 80'e yakın tabut dizilmişti yanyana hepsinin üstünde ismi doğum ve ölüm tarihleri vardı. Benim o gün Oğuzhan ve Mehmet'ile taşıdığım tabutta Cemil yatıyordu. 74 doğumlu benden bir yaş büyük . Ben 95 yılında Ege Akdeniz turlarında rehberliğe ilk başladığı, gezdiğim dönemde o kim bilir nerede ne şeklide öldürülmüştü belkide sevdikleri ile birlikte. 1995 te Avrupa'nın tam ortasında yalnız bıraktığımız Cemil . Şimdi siyaset, siyasetçiler yapılanlar edilenler havada uçuşacak biliyorum bir kısım insanın aklında. Kim ne yaparsa yapsın Cemil ve sevdiklerini yalnız bıraktık. Hem toprağın üstünde hemde altında yıllarca. Bırakamadım yalnız orada onu. Bekledik saatlerce başlarında akşam olduğunda sonra da erkekler ile beraber sessizce mezarlığa götürdük omuzlarımıza çöken yüzlerce kiloluk yükün altında onları.

Mars Mira bir yürüyüşten öte bizim kendi hicretimiz kendi iç dünyamızda. Her gittiğimde aynı yola farklı duygularla çıkartan tek şey belkide. Gördüklerimiz öğrendiklerimiz ile ve son gün insanlığımızın bir kısmını orada bırakırken, orada yaşayan halkın tüm bu yaşananlara rağmen hala dimdik durabilmesi size üzülüp sizin yanında olabilmesi ne çok şey katıyor insana.

Buraya gelecekseniz kendiniz gelin dostlar yanınızda derdinizle gelin, sıkıntınızla gelin, sevdanızla gelin, mutluğunuz ile gelin ve paylaşın bunda bir sıkıntı yok. Ama siyasetle siyasetçi ile hayata karşı hırslarımız ve geçmişin kini ile gelmeyin sakın. Ne siz kaldırabilirsiniz gördüklerinizden sonra ne de oradaki insanlar. Ne olursak olalım önce insanız. Çıkartıp bize biçilen gömlekleri yalın ve yalnız olarak birlikte yürüyebiliyorsak eğer o yollarda tamam bunda sonrası için umudumuz vardır demektir.

Bırakamıyorsunuz gidenide kalanıda. Kalanla bir şeyleri paylaşmanın güzelliğini yaşarken gidenlerin son anında yanında olmayı istiyorsunuz.

Bu yüzden her sene rotamız Mars Mira olsun..



7 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Sor Bana Pişmanmıyım?

Başlangıç; Hz İsa’nın yanına zina yaptığı iddia edilen bir kadın getirilir. Toplum kadının suçlarını kabul edip idam edilmesini ister....

Commentaires


bottom of page