Hayatımızı kolaylaştıran ve beraber yaşadığımız en önemli araçlardan biri sanırım akıllı telefonlar ve içindeki uygulamalar sanırım. Bu uygulamalar içinde ise meteoroloji uygulamaları başta geliyor. Çocukluğumda tek kanallı dönemlerde akşam haberlerinden sonra hava durumunu bekler, yurtta ve dünyada gelişen hava olaylarını büyük sapmalar ile bildirmelerini beklerdik. Yağmur yağacaksa güneş açar, güneşli bir günün haberi ise ertesi gün kar fırtınası şeklinde karşımıza çıkardı. Yıllar geçti uyduların uzaya yerleşmesi teknolojideki inanılmaz gelişimler ile artık hava durumu aylar öncesinden minik sapmalar ile bize bildirilebiliyor. Bu inanılmaz gelişim sadece sosyal hayatta değil tarımdan hayvancılığa ulaşımdan askeri ve sivil her türlü organizasyona kadar dünyadaki her olayda işimizi kolaylaştıran bir hale geliyor. Peki hava olaylarını en başta merak edenler kimlerdi. MÖ 650 yılında Babil'lilerin astrolojinin yanı sıra bulut modellerinden hava durumunu tahmin ettiklerini görmekteyiz. Aslında, muhtemelen Yunanistan'daki en eski bilim adamları olan eski Sokrates öncesi doğa filozofları olan insanlar bu konu ile alakalı olarak çok şey söylemişlerdir. Yunanca “meteora” kelimesi, yüksek şeyleri ifade eder. Modern “meteoroloji” kelimemizin türetildiği kelime budur. Eski Yunanlılar için, meteoroloji çalışmasının sadece hava olaylarını (kar, yağmur, dolu, rüzgar) gibi şeyler içermediği ortaya çıkmıştır. Örneğin, kuyruklu yıldızlar, aynı zamanda depremler dahil jeolojik veya sismolojik olaylar onlar için hava durumunun içine girmekteydi. Aristoteles'in meteoroloji üzerine çalışması, antik çağ'dan bu konuda günümüze ulaşan en eski tam metindir. Ancak seleflerinin birçoğunun meteorolojik olaylarla da ilgilendiğini çalışmalarından biliyoruz. Theophrastus onun öğrencisi idi ve botanik biliminin babası olarak kabul edilir. Onun yazdığı metinlerde ise hava durumunu tahmin etmenin yolları olarak, yüksek bulutların oluşturduğu güneş ve ay haleleri gibi çeşitli göstergeler sunulmaktadır. Bu iki insanın yazdığı metinler sayesinde 2000 yıl boyunca hava tahmin bilimi gelişti. En eski Yunan edebiyat eserlerinde mutlaka havaya dair bir şeyler vardır. Hava tanrıların kontrolündeymiş gibi anlatılır. Yunan heykel ve vazo sanatında buna benzer örnekler çoktur. Ayrıca Hesiod'un erken dönem çalışmalarından birinde, bir hava durumu takvimi veya çiftçi almanağına benzeyen bir şey buluyoruz. Havanın kontrolünün tanrıların elinde olduğunu anlatırken aynı zamanda hangi mevsimde ne yetiştirilmesi gerektiğini burada yazmaktadır. Aristoteles yazılarında bize, Thales'in astronomik bilgisini, bir yıl özellikle iyi bir üzüm hasadı olacağını tahmin edebilmek için kullandığına dair bir hikaye anlatır. Thales havaların nasıl gideceğini önceden tahmin ederek üzüm hasadından önce tüm şarap preslerini satın alır ve zengin olur. Arşimet ise kaldırma kuvvetinin araştırırken pozitif yüzdürme için konvektif bulutlar olan kümülüs bulutlarının olması gerektiğini söyler bize. Çiftçiler üzerine bu tarz çalışmaları Roma döneminde de görmekteyiz. Romalı tarım yazarları olan agronomların yazılarında da görüyoruz. “Doğa Tarihini“ yazan Plinius, bazı tüccarların satacakları pelerinlerin fiyatlarını belirlemelerine yardımcı olmak için hava durumu tahminlerini kullandıklarına dair bir hikaye anlatıyor. Sert bir kış olacağı tahmin edilirse, pelerinlerinin fiyatını artırabileceklerini ve daha fazla para kazanabileceklerini biliyorlardı. Pomponius Mela en eski Roma coğrafyacısıdır. Mela, Roma’nın sahip olduğu toprakların kıyılarını takip ederek denizciler için bir iklim manifestosu yazmıştır. MÖ 3000 lerde Hindistan’da bulunan Upanişadlar Hindu felsefesinin temelini anlatan metinlerdir. Bu metinlerde bulut oluşumu ve yağmur süreçleri ve dünyanın güneş etrafındaki hareketinin neden olduğu mevsimsel döngüler hakkında tartışmalar içeren yazılar bulunmaktadır. MÖ 80 yılında ise Han hanedanı Çinli Filozof Wang Chong göklerden gelen yağmur mitini ortadan kaldırır ve yağmurun yeryüzündeki sudan buharlaşarak yeryüzüne dağıldığını belirtir. Havanın bulutları oluşturduğunu, bulutların yoğunlaşarak yağmura dönüştüğünü ve ayrıca çiy oluşturduğunu belirterek, yüksek dağlardaki insanların giysileri ıslandığında bunun havada asılı kalan yağmur suları olduğunu söyler. Çinliler tarih boyunca en uzun hava durumu gözlemlerine sahipler. MÖ 1216 gibi erken bir tarihte, her on günde bir hava olaylarını kayıt altına alan bir metin izi vardır. Rüzgar yönü bile belirtilir. Keldani veya Babil büyücüleri, kil tabletler üzerinde göksel olayların açıklamalarını bırakmışlardır.
![](https://static.wixstatic.com/media/f5acb8_80318fe071eb4c12b4f66c56a79db96f~mv2.jpg/v1/fill/w_800,h_532,al_c,q_85,enc_auto/f5acb8_80318fe071eb4c12b4f66c56a79db96f~mv2.jpg)
Bugün Atina’da bulunan rüzgar kulesi Dünyanın ilk meteoroloji istasyonu ve saat kulesi olarak biliniyor.2000 yıllık bina geçmişte tüccarların hava durumunu ve zamanı belirlemelerinde kullanılıyordu. Hava durumu, dünya var olduğundan beri insanlığın sürekli endişesi olmuştur. Bugün akıllı telefonlarımız ve gelişmiş hava araçlarımızın hepsinin temelinde bu antik dünyada yaşamış olan insanların izleri bulunmakta. Antik dünya bilinenleri ve gizemleriyle bugünümüzün hep aynası olarak kalmaya devam edecek.
Comments